6 Mart 2015 Cuma

3. bölüm

Yedi günü geride bıraktık.. Sarp'ımız yaşayacak.. İnsanoğlu nankör, başta sadece yaşasın isterken, şimdi yaşayacak ama nasıl sorusunu soruyordum kendime. Doğumunun ikinci günü beynindeki bir kanamadan ve akciğerindeki bir enfeksiyondan bahsetti doktorumuz. Tabi o zaman aklımdaki tek düşünce oğlumun yaşamasıydı. Geri kalan her şeyi geriye atmıştım. Şimdi o geriye attıklarımla boğuşuyordum. Geçirdiği intraventriküler (beyin içerisindeki ventriküllerin-su dolu boşlukların- içerisine olan kanama) beyin kanamasıydı. Kuvvetine göre 1'den 4'e kadar derecelendiriliyordu. O zaman şimdiki kadar konuya hakim olmadığım için doktorun dediği kadarıyla yetiniyordum; belki de daha fazlasını bilmekten korktuğum için. Yaklaşık 2 ay sonra Sarp'ın kanamasının en ileri derece olan 4. derece intraventriküler beyin kanamasını öğrenecektik. Bu kanamayı durduklarını ancak beynine ne gibi bir hasar verdiğini zamanın göstereceğini söylediler. Bu nasıl bir boşluktur, nasıl bir bilinmezliktir anlatmam mümkün değil. Belki de ömür boyu sekelleri kalacak, belki konuşamayacak, hareket edemeyecekti...

Doktorların hep söylediği öncelikli olan akciğerlerinin gelişimi ve anne sütünü tolere etmesiydi. Bu sebeple beyin hasarının ne olacağı onları çok ilgilendirmiyordu. Onlar için bebeğe nefes aldırmak, kalbinin çalışmasını ve beslenmesini sağlamaktı. Daha sonraki aylarda başımıza geleceklerden habersiz yolumuza devam etmeye çalışıyorduk. Sürekli olarak akciğerlerini ve beynini kontrol ediyor, ultrason çekiyorlardı. Tüm bunlar yapılırken, Sarpım 1170 gr'dan 900 gr'a kadar düşmüştü. Ancak hep böyle olduğunu daha sonra toparlama evresine geçeceğini söylüyorlardı. O umutla sütümü biriktiriyordum, daha sonra yetmeyecek paşama bu sütler diye kendimi motive etmeye çalışıyordum.

İlk bir ayımız böyle çalkantılarla geçti, sürekli ağlayarak, doktorumuzdan gelecek en ufak bir haberi bekleyerek, umut ederek, dua ederek..

Bir ayın sonunda Sarp, sütümü ilk kez tolere etti ve o günden sonra kendi nefes almaya başladı, hiçbir desteğe ihtiyaç duymadan. Anne sütünün mucizesine o gün inandım, Allah'ım bize bu mucizeyi gösterdi. Doktorumuzun söylediği, 30 gün solunum desteği alan bir bebeğin hayat boyu kronik akciğer hastası olacağıydı. Sarp tam 30. günde solunum makinesine elveda dedi ve o günden sonra bir daha hiçbir zaman ihtiyacı olmadı. Bundan sonra da olmaz inşallah

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder