17 Ocak 2014 Cuma

Sarp'ımızın Şaşılık Ameliyatı

Mayıs 2013...

Hastane koridorları...
Yine o bilindik duygular..
Burnumun ucundan gitmeyen dezenfektan kokusu..

Yine mi diyordum kendi kendime... Yine mi damar yolu açılıcak? Yine mi avuçlarımdan alıp götürecekler? Yine mi anestezi? Yine mi kucağımda uyanmaya çalışacak minik yavrum?

Yine mi, yine mi, yine mi?


İşte tekrardan Acıbadem Hastanesi'nin bir odasındaydık sabahın 7'sinde. Paşamızın gözleri daha iyi görecek, dengesini daha iyi kuracak, her şey onun için daha net olacak umuduyla. Yaklaşık bir yıldır süren takibin ardından ameliyat edilmesine karar verilmişti, çok da kolay olmamıştı aslında. Hem şaşılık doktorumuz Mehdi Süha Öğüt hem de retinamızı takip eden Murat Karaçorlu ortak vermişlerdi bu kararı. Gittiğimiz her doktora (nörolog, pediatrist, fizyoterapist) aynı soruyu sordum belki de:"Ameliyatsız düzelebilir mi?" Hepsinden aynı yanıt: "Sarp'ın durumu normal bir şaşılık değil, ameliyat olsa bile düzelemeyebilir ya da birden fazla ameliyat gerekebilir".

Tüm bu yanıtların yükünü omuzlarımıza alıp tutmuştuk hastane yolunu.  Sarp'ımızı 9:00 gibi kucagımda bir sedyenin üzerinde ameliyathaneye götürdük. Önceden verilen sakinleştirici şurubun etkisiyle çoktan kendinden geçmeye başlamıştı. Hemşire ablalara teslim ettiğimizde içimden bir şeyler de kopup gitti onun beraber... Yaklaşık 3 saat sürdü odaya geri gelmemiz. Gözleri kapatılmamıştı, bandaj yoktu ama uyuyordu. Bir yandan büyük bir merak içinde gözlerini açmasını beklerken diğer yandan karşılaşacağım görüntüden dolayı uyanmamasını istiyordum. Adeta korkak bir çocuk gibi...

Ara ara ağlıyordu, ne kadar çok acısı olduğu yüzünden, dudak bükmesinden, mimiklerinden anlaşılıyordu. İçim cız ediyordu her seferinde. Yaklaşık bir saat kadar sonra yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı, kıpkırmızıydı akı. 4 kasına birden müdahale edildiği için sıradan bir şaşılık ameliyatından çok daha fazla şişecekti belli ki.

Birkaç saat sonra daha rahat gözlerini açmaya, bana, babasına ve etrafına bakmaya başladı. Eskisine göre çok daha paralel ve netti bakışları. Sanki başka bir çocuktu bana bakan. Doktorumuz ameliyatın oldukça başarılı geçtiğini söyleyince mutluluktan uçacak gibi oldum. Ancak o kadar alışmıştım ki artık duygularımı bastırmaya, ne kadar mutlu olsam da içimde yaşıyordum sanki...

Aynın gün 17:00 gibi evimize gittik, Sarp hiçbir şey yemek istemiyordu. Tek hoşuna giden şey televizyonda çizgi filmlere bakmak ya da babasının gitar çalmasını dinlemekti. Doktorumuz ekrana bakmasının sakıncalı olmadığını, göz kaslarının çalışmasının daha iyi olacağını söylemesi üzerine sonraki 2-3 gün fizik tedaviye ara verip daha çok görsel oyunlar oynamasına ve tv izlemesine vakit ayırdık.

Ertesi gün ve bir hafta sonra kontrole gittiğimizde her şey normal görünüyordu. Üstelik antibiyotikli göz damlası bile kullanmamıştık. Bir sonraki kontrolümüz eylül ayında.