12 Şubat 2013 Salı

Prematüre Bebek Annesi Olmak

Prematüre bebek annesi olmak, kimi zaman kaya gibi sert durmayı, kimi zaman pamuk kadar yumuşak olmayı gerektirir. Anlatılması çok güç, tarifi imkansız birçok duyguyu bir arada yaşar prematüre anneleri. Genç yaşlarına rağmen çok ağır bir yükün altına girerler. Yarın ne bekler bilinmez, sürekli bir umut içlerinde.
Umutsuz yaşayamazlar çünkü nefes almak bile zor gelir. Gözyaşları düğümlenir boğazlarında, kimseye fark ettirmemek için bir yudumda içlerine atarlar hissettiklerini, acılarını...

Hastanenin yolunu tutar, sadece 5 dakika, soğuk bir koridorda, onlarca kişinin içinden kendi bebeklerini görebilmek için o camın arkasından. Etraftakilerin anlamsız konuşmalarına, sorularına, yorumlarına maruz kalır. Sanki kendi çektiği, kendi şüpheleri, kendi soru işaretleriyle boğuşmak yetmezmiş gibi etraftaki seslerle de boğuşur. Perde aralanınca büyük bir heyecan ve telaş içinde bebeğini görmeye çalışır, acaba uyuyor mu, bügün kaç cc süt alabildi, kaç gr kilo aldı, kalbi neden o kadar hızlı atıyor...?

Üç saatte bir süt sağar, aklından neleeer geçirir o zamanlarda. Keşke bebeğim kucağımda olsa, keşke onun saçlarını okşasam, gözlerinin içine bakıp "seni seviyorum" diyebilsem, o minik ellerine dokunabilsem, nefesini yüzümde hissedebilsem, göğsüme yatırıp uyutabilsem... Birçok anne için sıradan olan şeyler onun için o kadar büyük bir anlam taşır ki.. Günler vardır kavuşmalarına, kimisinin yirmi, kimisinin otuz, kimisinin ise benimki gibi tam atmışdokuz gün.

Ve sonunda o gün gelir, "bebeğinizi yakından görebilirsiniz" der doktor. Ne yapacağını bilemez, doğumunun üzerinden neredeyse 40-45 gün geçmiş.. Tam bir acemi anne olarak, kalbi güm güm atarak yeni doğan yoğun bakım ünitesinin yolunu tutar. Orada beklediği on dakka hiç bitmeyecek gibi... Nihayetinde kapı açılır, hemşire hanım "içeri girebilirsiniz" der. O an, o ilk karşılaşma, anlatılacak gibi değil. Şimdi düşündüğümde gözyaşlarımı tutamıyorum, içim çekiliyor... Ne yazık ki kucağına alamaz anne henüz bebeğini. Onun sağlığı için uzak durmaları şimdilik daha iyi. Minik bedeni enfeksiyonlara o kadar açık ki...Hemşire ablalarının kucağından gösterirler minik mucizesini.


Bundan sonra beklemek artık çok daha zor bir hal alır. Sürekli bebeğinin yanına gitmek, ona dokunmak ister acemi anne. Acaba  ne zaman kucağıma alabileceğim sorusu içini kemirir durur. Beklemek artık çok daha dayanılmaz. Aile bireyleri de görmek için sabırsızlanmaya başlarlar onu, bir gün anneanne, bir gün babaanne, bir gün dede, bir gün hala.. Teker teker hepsi görmeye giderler miniği. Çok kısa bir zaman sonra ise annenin kucağına gelecektir artık.

11 Şubat 2011. Hiç unutulmayacak bir tarih. O gün Sarp'ımı ilk kez kucağıma aldım, doğumundan tam 48 gün sonra. Ona zarar vermemek için ne yapacağımı, nasıl tutacağımı bilemedim. Sanki geldiğimi, ona dokunduğumu anlamıştı, sanki bana bakıyordu, beni tanımıştı... Öylesine bir duyguydu ki ... Sanki hiçbir şey yaşanmamış, o 48 günü birbirimizden ayrı geçirmemişiz gibi... Beş dakika bile durmasına izin vermeden bir ses "artık uyuması lazım" dedi. O kadar tuhaf bir histi ki onu orada bırakmak zorunda olmak. İçimden "o benim, artık yeter, evimize gidelim!" diye bağırmak geliyordu. Fakat her şey Sarp'ın sağlığı için diye avutuyorduk kendimizi.



Kokusu burnumdan hiç gitmedi. Günlerimin çoğunu hemen geçsin diye uyuyarak geçirdim. Yaşamak değildi aslında benimkisi, sadece zaman öldürmekti. Çok şükür doğum günümde hayatımda aldığım en güzel haberi aldım "Yarın bebeğinizi emzirmeye gelebilirsiniz" İşte bu haber 65 günlük bekleyişin son bulacağının bir göstergesiydi. Üç gün süren denemelerin ardından 3 Mart 2012'de paşamız yuvasına geldi. Allah'a çok şükür bu günleri gördük. Tek temennim, benim gibi bu acıları yaşayan prematüre annelerine ufacık da olsa bir umut olmak. Allah tüm annelere sağlıkla sıhhatle çocuklarını büyütmeyi nasip etsin.








13 yorum:

  1. gözyaşlarıyla okudum ben de prematüre annesiyim o kadar güzel anlatmışsın ki yaşadıklarını

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkür ederim, içimden gelenleri paylaşmak istedim sadece.. hepimiz benzer hüzünleri, sıkıntıları ve umutları taşıyoruz

    YanıtlaSil
  3. Yaşamak değildi aslında benimkisi, sadece zaman öldürmekti...tek cümle ama çok şey anlatıyor prematüre anneleri için.bebeğimden ayrı geçen 36günün özeti sanki.

    YanıtlaSil
  4. Sizi çok iyi anlıyorum, zaman gecmek bılmıyordu sanki..

    YanıtlaSil
  5. Prematüre bebeklerin doğma haftaları küçüldükçe en çok solunum problemi ortaya çıkar. Anne karnından çıkan bebek dış ortama uyum sağlayamaz.
    Prematüre doğacak olan bebeğin yeni doğan yoğun bakım ünitesi olan bir merkezde doğması

    YanıtlaSil
  6. Sizden yardim istiyorum arkadaslar bebegimiz 5 aylik ve bugun farkina. Vardik bebek nefesini tutuyoo son demine kadar sonra birakiyo bunu surekli yapiyo normal zamaninda dogum oldu bu ne simdi cok endiseliyiz ne olur bisey diyin. Ayrica severken yada yanagina dokunurken yada opmek icin eyildigimizde bu dahada sidettleniyo heycan halinde sanki ve nefesini tutuyo tutuyo birak ne yapicaz

    YanıtlaSil
  7. Eşimin hamlileliğinin 27. haftasında her şey yolunda tatlı bir heyecan bizi sarmışken bir gece elleri ve ayaklarının şiştiğini fark ettim...Korktuk sabahı zor ettik kontrolleri yapan doktora gittiğimizde hemen buradan çıkıp hastaneye gideceksiniz şakaya gelir yani yok preeklamsi yani gebelik zehirlenmesi teşhisini koyuyorum tek çaresi doğum dedi !

    Eşim canı ve içindeki canımız ikilemi ile hastanede dört gün geçirdi Kadın Doğum doktorları bak doğurmazsan öleceksin zaten doğan bu çocuk yaşamaz ! Yaşasa da kör olur! Sağır olur! Yürüyemez ! Konuşamaz kısacası mutlaka özürlü olur dediler o dört gün boyunca...

    Ben eşim ameliyata girdiğinde oğlumun ölü doğmasını diledim Allah'tan o doğum anında çocuğu bile düşünmedik dört gün boyunca en kötüye şartlanmışlıktan dolayı...Eşim ameliyattan çıktı ve oğlum sonradan aklımıza geldi Ankara'nın en büyük doğum hastanesinde baba adaylarının beklediği yere gidip doğumdan saatler sonra sorduğumda nerdeydin dedi görevli ? Ekrana baktım doğan çocukların listesi kaç kg doğmuşlar vs. ve listede 730 gramlık bir çocuk 1 kg bile değil !

    Sonra görmeye gittim adeta küçük bir pet su şişesini andıran her tarafına hortumların bağlandığı oğlumu o anı nasıl tarif edebilir insan ? Saydam kıl gibi parmakları olan minik bir beden bebeğe benzemiyor adeta uzaylı bir yaratık gibi gözüküyor çevredeki doktorlar ümitlenmeyin dedi...

    Öyle küçük mucizeler ki bunlar;

    Doğarken ölüyorlar kalp masajı ile kendilerine geliyorlar !
    İlk nefeslerini çekemiyorlar makine ile veriyorlar !
    Doğar doğmaz bir beyin kanaması geçiriyorlar !
    Annelerini ememiyorlar hortumla besleniyorlar !
    Ve doğar doğmaz korunmak için hastalıklardan en ağır antibiyotiklere başlıyorlar yani yaşamıyor yaşatılıyorlar....

    Eşim ölecek zaten hiç görmeyeceğim diye üç gün görmedi oğlumuzu hatta süt bile sağmak istemedi üç gün sonra gördüğünde yıkılmıştı dile kolay bir hafta önce tatlı bir heyecan şimdi doktorlara göre ümitsiz bir vaka ile karşı karşıyasın

    Sonra ilk defa kötümser bir senaryo çizmeyen bir doktor şöyle dedi evet zor günler sizi bekliyor ama bilin ki atlatırsa çok kuvvetli olduğu için atlatacak hayata tutunacak kuvveti varsa yaşar bu sözler hep moral oldu bana...

    Şimdi de moral olsun başkalarına diye yazıyorum 27 hafta 730 gram doğup 680 grama düşen 73 gün hastanede kalan oğlum ROP ameliyatı bile olmadan taburcu oldu...Yaşıtlarından boy ve kilo olarak geride biraz iştahsız da ama bugün üçbuçuk yaşında koşuyor zıplıyor konuşuyor herkes ne kadar zeki bir çocuk maşallah diyor
    Sapasağlam ayakta hatta anne baba grip olsak ben 4 anne 3 oğlum 2 günde ayağa kalkıyor

    Diyeceğim o ki anne babalara ümidinizi kesmeyin hiç bir zaman kulak tıkayın önünüzü karartanlara Allah ne dilerse o olur !

    YanıtlaSil
  8. 08.11.2013 de doğum yaptım. 1.040 doğan bebeğimin kilosu 900 e kadar düştü. 1. Dereceden bağırsak kanaması geçirdi. İki defa kan nakli yapıldı. Şuan 1.560 gram fakat doktor göz damarlarının gelişmemiş olabileceğini ve salı günü yapılacak kontrolde sonuç kötü çıkarsa anlaşmalı olunan ermeni hastanesinde ameliyat yaptırılmasının gerekebileceğini söyledi. Bense artık eve alabileceğim tarihin belli olacağı ve ona dokunabilirim diye nasıl umutlarla gitmiştim doktora. Açıkcası tarif edilmeyen duygular içindeyim, beklemek en zoru, küçücük cümlelerin arasında umut aramak çok zor.! Allahım kimseyi evladıyla sınamasın, hepimizin yardımcısı olsun.

    YanıtlaSil
  9. Bebeği nefesini tutan arkadaşım, bence hic vakit kaybetmeden uzman bir doktora gösterin. Çocuk doktorunuz bu konuda size yardımcı olacahtır diye düşünüyorum. Apnesi var mı?

    YanıtlaSil
  10. Sevgili Baba,

    Yaşadıklarınızı anlamamız mumkun değil, biz sadece çocugumuz ıcın endiselenirken siz hem eşiniz hem de çocuğunuz için aynı duyguları yaşamışsınız. Çok şükür her ikisini de Allah size bağışlamış. Ne yazık ki herkes sizin kadar şanslı olamayabiliyor..

    YanıtlaSil
  11. 08.11.2013'te doğum yapan sevgili arkadaşım, senı o kadar iyi anlıyoum ki.. Blogumdaki tüm yazıları okumanı tavsiye ederim. İstediğin zaman bana mail yoluyla da ulasarak istediğin her seyı sorabilirsin. Allah'tan ümit kesilmez, bol bol dua et. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle tüm yazılarınızı okuyorum, çok teşekkür ederim ilginiz için. Çevremde yaşadığım süreci anlayabilecek insanların ne kadar algılayabileceğini sorguluyorum sürekli, biliyorsunuz zorlu bir süreç. O yüzden yaşadıklarımı yaşamış bir insanın cümleleri benim için çok büyük bir umut. Teşekkür ediyorum tekrardan. Dualarınızı eksik etmeyin.

      Sil
    2. Sevgili Gülbahar,
      Öncelikle çok teşekkür ederim. Sana bir tavsiyem de etrafındaki insanları sorgulamaktan vazgeçmen. Ateş düştüğü yeri yakar gayet yerinde bir deyiş. Seni, senin yaşadıklarını yaşamayan insanların anlamasını beklemen tahmin ettiğinden çok daha derin yaralara sebep olabilir. Her şeyi ve herkesi akışına bırak, inan bu senı daha az yoracaktır. Sevgiler, dualarım sizinle..

      Sil