Daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi bizim en büyük sıkıntımız zaman ve reflü idi. Sarp prematüre olduğu için uykuya düşkün bir bebekti. Günlük uykuları kısa olmadığından fizik tedavi için çok vakit kalmıyordu. Neyse ki yavaş yavaş katı gıdaya geçmeye başlamıştık; böylelikle kullandığımız ilaçların da desteğiyle (Gaviscon ve Motillium) reflüsünde hafifleme olmuştu.
Bir diğer sorun ise fizik tedavi esnasında hareketli olması ve yapmak istememesiydi. Burada bizim ebeveyn olarak, ilerisi için de büyük önem taşıyan bir karar vermemiz gerekiyordu: Sarp'ın ağlamasına dayanamayıp tedaviyi yarıda kesmek ve yeterince yapamamak ya da onu bir şekilde bunların yapılması gerektiğine ikna etmek ve ısrarcı olmak. Her ne kadar zor olsa da biz ikinciyi seçtik. Bu süre zarfında anne olarak ne kadar çelişkiye düştüğümü ve psikolojik olarak ne kadar yıprandığımı anlatmam mümkün değil. Tek isteğim ileride pişman olmamak ve Sarp'ın bize "Neden?" sorusunu sormaması için elimden geleni yapmaktı.
Şimdi geriye dönüp baktığımda Sarp'ın şu anki motivasyonunun temellerini daha çok ufakken attığımızı görebiliyorum. Duygusal davranıp durumu oluruna bırakıp tedaviyi hakkıyla yapmasaydık şimdiki azimli, istekli ve başardığında keyif olan Sarp yerine sürekli isyan eden ve isteksiz bir çocukla daha da sıkıntılı bir süreci yaşamak zorunda kalabilirdik. Burada bebeğin mizacına göre disiplin vermemiz, onun inadını tam olarak kıramasak da ufak ödüllerle motive etmemiz faydalı olabilir. Her bebeğin karakterinin farklı olduğu gibi her ailenin de yaklaşımı farklı olacaktır. Önemli olanın başlangıçtan itibaren ona fizik tedavinin onun için yararlı olduğu duygusunu aşılamak olduğunu düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder